25 Ağustos 2012 Cumartesi

TAMAM

Bekleme spot ışıklar altında
Gece karanlığında beni.
Belki bir rüzgar eser,
Belki çığlıklarımı duyarsın .
Ben uzaklardayım ...
Pahalı şarabın ile uyu sen 
Ucuz nevresimler altında.
Gökyüzünü mavi görmeye devam et.
Kuşları da cıvıldar iken.
Kıyafet giyinse de
Çıplak görünen bedenleri seç.
Bir balığı izle,
Beni hayal et.
Dumanlı bir havada
Sigara tüttürüşümü hatırla .
Ruhun kırılsın ama sen aldırma.
Derinde derimi hisset utanma.
Yolda yürürken
Aklına geleyim
Otur çocukça ağla.




24 Ağustos 2012 Cuma

Saçmalıklar,sıkıntılar...


  





Sana dokunurken korkmak
Seni severken korkmak
Gözlerine bakarken korkmak
    Hep bir korku silsilesi değil midir hayatımız kim korkmaz ki üstelikte en çok korktuğumuz şeyler göremediklerimiz duymadıklarımız  yani duygularımız. Onları yönlendirme işini başarıyla gerçekleştirebiliyor muyuz? İnsanlara nasihat verme işinde hiç kimsenin üstüne yoktur ilişkinde geri adım atmalısın şöyle böyle yapmamalısın zırt pırt otorite bizim ilişkimize geldiğinde biz neden başkalarını dinleme ihtiyacı hissediyoruz ki madem biliyoruz madem hepimiz unicornların tepesinde dolaştık ne farkımız kaldı ki birbirimizden. Ha dışarıdan her şey daha farklı görünüyor doğru ama dışarının göremediği çoğu şeyi biz içimizde biliyoruz. Sevgi her insanın gözünde farklı bir olguya sahiptir aynı hisleri paylaşarak seversek eğer aynı ilişkiyi bizim yerimize farklı bir beden yaşıyor demektir. Ben kaderciyim İsa cıyım ruh doğar yapması gerekeni bilir...
  Sevgiyi iki farklı yoldan izleteceğim benim üzerimden babamı kaybedeli epey zaman oldu kedimi ve balığımı da öyle...
 Siken sevilir seven sikilir, hepimiz biliyoruz öyle değil mi acı çektiren tarafın başta cazip ve hoş geldiğini biliyoruz. Sonra aynı ağızdan keşkeklerimiz geliyor haydi hep beraber keşke onunla birlikte olsaydım o beni ömrünün sonuna kadar severdi ulan göt o seni severdi de sende bu piçliğe olan hastalık varken nasıl seveceğini düşünüyorsun ki. Elbet yarım ağızlı, götünde donu durmayan biri çıkacaktır karşına ki kesin çıkar o zaman o seni hayatının sonuna kadar sevecek olan çocuğu terk edersin. Sizi bilmiyorum ama ben daha önce yaptım ve devam de edebilirim.
  Bazı insanlar vardır ya hani harbiden sen konuşurken ağzıyla yemek yer eliyle armut tutar söversin sayarsın her şeyi içinde saklar sonra gün gelir bir yatak odasında patlar gider, yatak odası olmasın hadi çok sevdiğimiz için abartırız, ya bir sekreteri bir kasiyeri hayal eder rüyasında sevişir onunla erekte olur uyanır boşalır. Aynı düz mantık çerçevesinde ilerlediğimiz zaman bu bir aldatma değil midir ben bu mantığı kullansaydım eğer, evet öyledir.




15 Ağustos 2012 Çarşamba

Görmek Zorunda mıyım Hepinizi ?

            Lohusa döneminden yeni çıkmış kadın,durdu ve bakmaya devam etti bana doğru .Sorularının cevaplarını bilemiyordum ,hemen ardından bir can alıcı soru daha .''Ben nasıl bakıyorum hoş mu?'' Hoşluk,hiçlik benim için .Kadının gözlerinde, içimde tahmin ediyorum vereceğim cevaba alacağım cevabı.       Niçin hiçlik miş?
Ardından bir soru daha : Muhabbetin başının sonunu yakalayamadığı çıplak ayaklarla ,donuyla sokakta koşan adam misali, adam göz fetişist midir nedir ?
            Bilmiyordum adamı.
           Tanımamıştım hiç göz fetişisti.
           Sigaram yanarken kül tabağında ,her boşa giden duman için üzülüyordum.Utangaçlığım tutmuştu duvarlardaki resimlere karşı .Her fotoğrafta gülümseyenlerden misiniz sizlerde ?Toprağa çıplak ayakla bastığınızda tüm negatif enerjinizi aktardığınıza inanlardan mısınız ?Uzak durmanızı söylerim, bir arabanın önünde ölü yatan kediden duygularınız kaynayabilir yüksek derecelerde.
           Yıldızlara bakarak dokuz dilek tut ,tuttum bıraktım ,tuttum bıraktım tam dokuz kere ,saçları sarıya sonradan boyanmış kızın dediği gibi.
           Heyecanımı mazur görün geceleri sevgilimden hemen sonra rüyalarıma giren çıplak tanrılar !Bana edepsizliği anne kucağında sizler öğrettiniz .emmeyi de gömmeyi de...

21 Temmuz 2012 Cumartesi

...

Bugün saçmalıkların adamıyım;
Garip bir telaş...
Kendi eksenime sığamıyorum.
İçimde birikenler :
Bir deve bir de cüce
Hepsiyle birden başa çıkamıyorum.
Saçmalıkların adamıyım
Huzuru veren
Ne sıcaklık ne soğukluk
Halkanın içinde dönüyorum durmadan
Bir varlık bir yokluk.
Dedim ya bugün saçmalıkların adamıyım,
Tadını bile beğendim fesleğenli limonatanın....

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Seni sevmek

Seni sevmek,
Kumsalda ayakkabı ile dolaşmak gibi.
Hem rahatsız edici, hem sevindirici.
Bir çok şeyi çirkinleştirdi bilinçaltım
Senin en hoş hallerini
Bir lamanın tükürüğü sardı
Dün lambalar açık , gelmeni beklerken 
Bugün kapılar kırık ve dairem boş
Çok film izlemedik seninle,
Hayallerimin ortaklığını alamadın eline.

Seni sevmek
Çok sevdiğin hayvanının hatta annenin ,
Bağırışlarından korkmak gibi.
Sevgi ve Dehşet.
Hem huzur verici hem tedirgin edici.
Korkum tek başıma ölmek değil,
Korkum baş başayken seni öldürmek...

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Gibi

Bok çukuruna düşmek gibi,
Sana derin ve acıtan hisler beslemek.
Kandil gecesinde ölüm duası okumak gibi,
Cin gözlerinin artık bana bakmadığını bilmek.
İçimdeki küfürlere ket vurmak gibi,
Bir başka bedenle bütünleştiğini hayal etmek.
Yağmurun çıplak bedenimde süzülmesi gibi,
Her gece ruhunla sevişip, temiz çarşafları kirletmek.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Zaman

Bir gün yaşlandığını hissettiğinde
Yılların seni kirlettiğini değil
Çobanın koyunları güdmediğini göreceksin
Seçtiğin yıldız senden önce düşmüştür samanyolundan
Sense hareket ederken mutfağa doğru
Ölümün fayanslardan ayaklarını yakaladığını hissedeceksin

9 Nisan 2012 Pazartesi

Karganın Balıkla Seksi

Annem görse gecenin halini,
Pis sidikli derdi hayal dünyasında.
Çimenleri hayal etmiyorum
Masturbasyonumda,
Elbetteki edepsizim,
Elbetteki piçim.
Ayrı değil aynı zamanın boklarıyız.
Çok zaman önce değil,
Daha dün zehirlenmiştik.
Aynı tabaktan iki kaşık yiyemediysek de
Aynı dondurmayı yalayamasak da
En azından içtiğimiz biranın markaları tutar.
En azından aynı günün yağmurunda temizlenmişisizdir.
Cenabet vuslatını abladan öğrenmek gibi
Utançlığımın dipsizliğinde tanıyamamam sen,siz ve onları...
Biten bir kitabın son sayfalarından karakterden sıkılıp atmak gibi
Gece gece silkme tırnaklarını camdan,
Cinler musallat olur.
Fazla dolanma çıplak çıplak,
Görgüsüzler dul olur.




6 Nisan 2012 Cuma

Balık

Soğuktu deniz
Gecenin karanlığında
Bayıltmıştı balıkları yağmurlar
Hissizlik bacaklarım daydı
Bense derinlerde değil henüz
Yavaşladı nefes alışverişlerim
Yabancılamadı gözyaşlarımı
Derin ve koyu kızların muhabbeti
İlerliyorum
Tuz artık şeker benim için
Küçük bir yıldız
Gökten;  düştünğünü söylüyor veya düştüğümü
Öldüğünü veya öldüğümü

4 Nisan 2012 Çarşamba

Kırmızı Elmamın.

Dudakları çürümüştü,
Kırmızı elmamın.
Kurtlar ataerkil olmuştu,
İçlerinde...

Krallıklar kurmuş,
Masallarda yaşayan ,
Prensesler.
En çirkin  onlar...

Çiğerleri sökülmüştü,
Kırmızı elmamın.
Nikotin avlamaktan,
Boş tavan aralarında,
Devşirmekten...

Savunmuştu mızraklar,
Süvarilerle ,
Dışardan gelen hayvan,
İçerde yaşam...



19 Mart 2012 Pazartesi

Keleş

Mütemadiyen mübalağaya var mısın,
Ayaklarımızın altında güneş olduğunu iddia edebilir miyiz,
Yada duşta değilde ayda seviştiğimizi dün gece.
Korkmadan dolaşabilir miyiz evrende seninle,
El ele tutuşup atlayabilir miyiz yıldızlardan .
Hiç sormadım say cızılbüzzük...
Patak patak hayallerimin içinde,
Seninle benim seğirttiğimi gören olmadı henüz.

18 Mart 2012 Pazar

Çeviri.

İtler sana mı bağıyor yavrum ?
İnce topuklularınla salladığında o dolgun kalçalarını,
Büzüştürdüğünde o pabuç dudaklarını,
Bir tek ben susarımda,
Dinler alem gözle görüpte masal okumanın ne olduğunu...
Hiç sevemedim limonsuz ,çorbayı
Sensizde soğuk olan yatağımı.
Yağmur yağdığında vücuduna yapışan satenin gibi,
Kum olupta içinde bir yerlerde kaybolmak istiyorum.
Duyuyorumda;
İtler sana mı bağırıyor yavrum ?
Sormuyorumda utanmıyorsun dur umarım ,
Bütün sokak sana bakıp argolaşıyor,
Nasır tutmuş eller artık derdine ağlıyor...

Kanin

Tecavüze uğrayan ışıklar, altında parlayan arabalar...
Derine inemeyen hep yüzeysel olarak ilerleyen,
Sarhoş insan kalabalığı.
Bir mum ardından karanlık sabahlar ,
Günü öldürecek diye kapalı perdeler.
Kedi gözünden yolculuk anılarım,
Beynime işlemiş vücut sıcaklığım...
Boş fanusum içinde dolu balıklar,
Her yanım hayaletler ,
Bir tuz bir biber ...
Merkezi kalabalık ,
Tabanı boş kaninler.
Çürüyen dişlerin yanında,
Televizyonu artık sevemeyen gözlerim .
Bir değişiklikki,
Sıcaklarda terleyemeyen bedenim.
Biranın artık tad vermemesi,
Uykunun üzerime kusması.
İyi geceler sıvışması ,duvarlarımla.
Sabah sabah abdestimi getirten sarışınlar.

15 Mart 2012 Perşembe

Çöllerin Galip Prensi

Kumlu rüzgarlarda bi sen esersin,
Vurursun kemikleştirdiğin bedenleri.
Adın çöllerin galip prensi,
Bu diyarın efendisi.

Tohumlara gam vurusun,
Kadınları kurutusun.
Nam-ı diyar çulsuzsun,
Duların beddua olsun...

İ.ö

Dizlerinden aktı kanlar,
Milattan kalma canavar.
Küvete kusmuş gibi etlerin,
Her yarında yaralar.
Bu loğusa dönemi bitmez sende...
Al git paçavralarını,
İçine sıçtığın yatakları.






Gidememişsin daha

Hafife alma dilimi,dudaklarımı
Unutmaki seni mutluluk emsallerinde koşuşturandı onlar.
Durup arkana baktığında peşinde olan ayaklarımıda bi zahmet
Ki onlar senin felaket diye nitelendirdiklerinin en başında duranlardı

Unutma geçen vakitlerden kalan dolu kültabaklarını.
Hınzır sevişmeler altından kayan bedenlerimizi.
Seni öldürmeden gittin,
Batıramamıştım kalbine ekmek bıçaklarını...

Çağır ilaçlamayı,
Yavru böceklerin tüm duvarlarda.
Geceleri üstüme yürüyen enteresan karabasanlarını,
Al bir zahmet ayakkabılıkta kokan ayakkabılarını.

12 Mart 2012 Pazartesi

İstanbul

Göz kırpmadığın sürece istanbul,
Başımı ağrıtıyor rakı.
Esmedikçe püfür püfür,
Gelmedikçe burnuma sanayi kokuları,
Zehir oluyor mezelerim.
Çirkin buluyorum sen ağladığında,
Tüm insanlığı;
Armutu,karanfili,goncayı
Bir yandan ezan bir yandan kilise,
Çocuklar benim gibi senin elinde büyüse...

Geçmiştir taşlarından milyon türlü insan,
İşte ben ancak sana derim yaşayan...








11 Mart 2012 Pazar

Ölmüşüm

Afgan mağduru babam,
Yüzüyor mor denizlerde.
Simurglara küfür ediyor,
Kalem tutamayan elleriyle, göstere göstere ...

Kilise kapıları kapanıyor ,
Uzun uzun çalıyor çanlar.
Öldüm diyorum sanırım öldüm,
Bakıyorum yanımda tanrı...






Beyim


Kalsın beyim oda kalsın,
Perdeler kapandığında ışığıda yaksın.

Girsin beyim oda girsin,
Çarşaflarımı birde o kirletsin.

Sevsin beyim oda sevsin,
Kusursuzluğuyla devinsin. 

Kızsın beyim oda kızsın,
Gölgemde melekler ağlasın.
 
Gitsin beyim oda gitsin ,
Nasılsa bende bittim ...






7 Mart 2012 Çarşamba

adam


derimde pis bir koku,
senden kalan.
dudaklarımda içtiğin kalitesiz sigaranın tadı.
eh be adam,
sevdiğimde bilmezdim
bilsemde görmezdim .
şimdi adını anmamak için
karşımda yüzlerce adam
ben ruhumu temiz bırakıp bedenimi kirlettim defalarca
göz altı torbalarım çıkana,
meme uçlarım kabarana,
artık zevk almayana kadar.

yeni doğan




ağlama pis dünya!
kirlenen sen değilsin bizleriz.
boşuna dökersin yağmurlarını.
kalmadı artık ağaçların,
toprak ana barlarda,pavyonda.
çıkmaz artık yüzyıl gökkuşağı,
anlamsızca parlar diskolarda.
yakında kalmayacak memeliler ,memesizler,
bak bu son memesizlerden kalma,
deri çanta.
şimdi masum sayılırsın yeni doğan,
yakında göreceksin,
parayı ,avratı, atı.
sen kaz tüylerinde uyuyup,
koyun,kuzu postlarında yürüyeceksin.

tornavida


orta yaşa girmeden geçirilen krizler.
sohbet açlığına,ölüm muhabetteri.
hayatın içinden kopuk film kareleri.
yatağımda kırıntılar,
batıl inançsızlığın kıldığı özgürlük.
ya gidersin ağzına ağzımı almadan...
sökersin taktığın tornavidaları
yada kalırsın perdeyi çekmeye gerek duymadan geceleri.
ve çöp olmuş heryer,dudaklarından dökülenlerle.
girdap olmuş kelimeler yüzüne tükürenlerce.

kız kurusu


dulmu kaldı bacak araların,yeniden karardı gögüs kılların.
yeniden doğmak nefes almaksa eğer
duymamalısın çığlıklarımı
açtığım her kapıyı kapatıp ilerliyorum.
bir balık olsam kesin yakalanırdım ağlara
kuş olsam kesin vurulurdum bir tüfekle
daha dün ezdim zavallı karıncayı
şimdi çalıntı tüm arabalar
doğar doğmaz piç bütün çocuklar
rakının yanına kavun yakışmıyor
şarabın yanına peynir
çift kişilk yatakta sevgili eksik
parlamaya hazırsızlıkiçinde dişler

3 Mart 2012 Cumartesi

Ürkü

bu ne ürkü,
seni bana unutturup,
gökten çamurlar yağdırıyor üzerime...
çıldırışlardayım ayın pencereme kükremesiyle.

bu ne ürkü,
anahtarlarım açmıyor kapıları.
ellerimde leş tütsü kokuları.
direnişte kuklalarım, kırmızıyım...

28 Şubat 2012 Salı

uludağın perisi

dokundurma bana tabancanın boş kısmını
çıkartma gece, tavan aralarına.
açtırma ,açtırma camları,
uçar gider hint bülbüleri...
kalır dizimde yara izlerim.

burda yaşayamaz uludağın perisi,
boğulur toz içinde,
hiç davet etme !
burası kondomsuz misafirlerin,oteli,
burası çillilerin esrarhanesi.

dokuzuncu kapıda yaşar süleyman,
çaldığında esirgemez merhabasını,
doğanı sorduğunda ölene ses verir,
gideni sorduğunda gelene merhaba der...






26 Şubat 2012 Pazar

Sana Okumak

sana okuyabildim,
azılı ninnilerimi bir tek sana...
sessizce öpüşlerin vardı ya serin,serin,
kırmızıyı sevdiren dudakların vardı ya derin,derin.
şimdi yaklaşan her öpücük,
bana korkuyu ve tuzsuzluğu hatırlatıyor.

sana okuyabildim,
gecenin çamurundan kaçmak için hikayeleri...
sarardı ya tenin bir örtü gibi tüm bedenimi,
bütünleşirdi ya vücut sıcaklığınla ,sıcaklığım.
sana aşkımdan öldürmüşüm gerekli tüm hücrelerimi,


25 Şubat 2012 Cumartesi

Karga


dağınık bir beden,
kumarda kaybetmiş ömrünün son dakikalarını...
yavaş bir öpücük için savaş vermiş.
çıldırmadan.

kendini kaybetmiş tüm kargalar,
yağıyor bir yağmur gibi üzerime .
tabağımın altına yapışmış sakızın,
ağzındaki sıcaklığını atamadan.

tüm silahlarla saldırdım betonlara ,
kırılmayan taş kayalar yapmışlar!
şaşırmadım...
tecavüze mahkum doğaya ,oturdum kalktım ...

24 Şubat 2012 Cuma

Doğa

Bağırıyordu kadın ,
Tecazüve uğramıştı bedeni.
İçten içe çürütmüşlerdi,
Süt veren göğüslerini...

Bağırıyordu kadın,
Robotların savaşına.
Yoktan var edileni,
Vardan yok ettikleri için...

Bağırıyordu kadın,
Kel kalmışçasına.
Her zaman yanan bir mum,
Durak bilmeyen saat misali...

Bağırıyordu kadın,
Yoktu artık nefesi.
Susuyordu kadın.
Müebbete mahkum gibi...

9 Şubat 2012 Perşembe

zenciyle seviştim dün gece

zenciyle seviştim dün gece,
teni yanık ve kremli gibiydi.
duyu organlarımın dans edişi.

zenciyle seviştim dün gece,
yabacılaştırılmış binada
siyah ve beyaz

zenciyle seviştim dün gece,
farklıydı benimkinden ,fiziksel özellikleri
bademle elma gibi...

21 Ocak 2012 Cumartesi

kemirgen .

cıktım yine ruhlar aleminden.
pislik ve çamur doluydu,
dedemin sakalları...
parmak aralarımda bi kaç bedenin kirleri
yüzemeseydim ya diyorum
denizlere dalarken
sevemeseydim ya diyorum
sana bakarken
bu rüyaki,
önümde feryat eden çingeneler...

henüz uyanamamışken,
beyaz yastığımda, siyah saçların.
henüz öpüşmemişken ,
çeşitli bölgelerde rujun.